Gökyüzündeki en parlak sekizinci cisim bir yıldız değil!
Nature dergisinde yayınlanan yeni araştırmaya göre, devasa, yeni nesil iletişim uydusu BlueWalker 3, gece gökyüzünde görülebilen en parlak nesnelerden biri haline geldi.
UZMANLARA GÖRE BU BUZDAĞININ SADECE GÖRÜNEN KISMI
BlueWalker 3, sıradan akıllı telefonları uydu telefonlarına dönüştürme yeteneği açısından çığır açıcı olmasının yanı sıra, daha eski, daha küçük olan önceki uydulardan çok daha fazla ışık kirliliği yaratan yeni nesil uyduların öncülüğünü de yapabilir. Hızla büyüyen internet uydularından oluşan mega uydu takımyıldızları, araştırmacıların Dünya dışındaki dünyalara ilişkin gözlemlerinde şimdiden aksamalar yaratıyor.
BlueWalker 3, alçak Dünya yörüngesindeki şimdiye kadarki en parlak uydu ve gökbilimciler bunun buzdağının sadece görünen kısmı olduğundan korkuyorlar.
Chip’in aktardığı Nature makalesinin yazarlarından biri ve Şili’deki Universidad de Atacama’da gökbilimci ve yardımcı doçent olan Jeremy Tregloan-Reed, “Şimdi, henüz bir sorun haline gelmeden önce bunu daha baştan keselim. Eğer bu bir sorun haline gelirse gece gökyüzünü tamamen değiştirecek” diyor.
Yeni araştırmaya göre BlueWalker 3, Dünya’dan görülebilen en parlak sekizinci yıldız olan Procyon kadar parlak. Yalnızca Ay, Jüpiter, Venüs ve gece gökyüzümüzdeki yedi yıldız BlueWalker 3’ten daha parlak gözüküyor. Bu bilgiler, Şili, ABD, Meksika, Yeni Zelanda, Hollanda ve Fas’tan profesyonel ve amatör gökbilimcilerin gözlemlerine dayanıyor.
Tipik olarak bir uydu ne kadar büyük olursa, ışığı yansıtacak daha fazla yüzey alanı olduğu için o kadar parlak oluyor. BlueWalker 3, 64 metrekarelik sistemiyle, boyutundan dolayı açık ara gökyüzündeki en parlak uydu oluyor. Bu, alçak Dünya yörüngesindeki en büyük ticari iletişim düzeni, ancak AST SpaceMobile tarafından geliştirilen ve AT&T tarafından desteklenen daha da büyük uydulardan oluşan bir takımyıldızının yalnızca bir prototipi olduğundan dolayı, durum yakında değişebilir.
Uydu izleri teleskopik gözlemlerde fotoğraflara istenmeden girebiliyor. Tregloan-Reed, gökyüzünde uçan parlak, yıldız benzeri nesnelerin takımyıldızların görülmesini zorlaştıracağını söylüyor. Aynı zamanda gökyüzünün arka plan parıltısını da arttırarak, nebulaları, toz bulutlarını ve gece gökyüzündeki daha ince ayrıntıları görmeyi çok daha zorlaştırabiliyor.
İKİ AKILLI TELEFON ARASINDA SESLİ ARAMAYI BAŞARIYLA YÖNLENDİREN İLK UYDU OLMUŞTU
Daha parlak bir gece gökyüzü, yıldızların ışığında yön bulan kuşlar gibi yaban hayatı için de sorun yaratıyor. Tarih boyunca yıldızlara bakış açımızda kültürel ve manevi değere sahip oldu. Ancak daha önce yapılan araştırmalar, ışık kirliliğinin şu anki hızda artmasıyla birlikte, geceleri 250 yıldızın görülebildiği bir yerde doğan bir çocuğun, 18 yaşına geldiğinde sadece 100 yıldız görebildiğini ortaya çıkardı.
Bu yılın başlarında BlueWalker 3, baz istasyonlarına ihtiyaç duymadan, değiştirilmemiş iki akıllı telefon arasında sesli aramayı başarıyla yönlendiren ilk uydu oldu. Şili kırsalında çalışan Tregloan-Reed, BlueWalker 3 gibi gelecekçi uyduların, dünyanın şu anda internete erişimde zorluk yaşayan birçok yerinde internet erişimini ve iletişimi iyileştirmede sahip olabileceği olumlu etkinin önemini anladığını belirtiyor. Ancak, çalışmalarının endüstriyi ve tüketicileri ışık kirliliğini en aza indiren teknolojileri desteklemeye teşvik edeceğini umuyor.
Bu araştırmaların ışığında, uydu şirketleri, tasarımlarını daha az ışık yansıtacak şekilde ayarlayabilir. Gelecekte düzenleyiciler, fırlatma öncesindeki yetkilendirme sürecinin bir parçası olarak bir uydunun gece gökyüzü üzerindeki etkisinin değerlendirilmesini talep edebilir.